28 Şubat 2014 Cuma

Yalnızlık;

Yalnızlık, evet. Hepimizin baş belası. Bir türlü kurtulamadığımız, her zaman kıçımızın dibinde biten yalnızlık. Yine aynı telaş, yine aynı hüzün ve yeniden yalnızlık. Yalnızlığa yenilmemek için, sık sık hayaller kurulur; ama aslında neyin hayalini kurarsan kur, yalnızlık her hayalin sonudur. Öyle değil mi?. Ya da hep öyle olmadı mı?. Peki kalp mi insana sev diyen yoksa yalnızlık mı körükleyen? Sahi nedir sevmek. Sadece onu korumak, kıskanmak, ilgi göstermek midir, Sanmıyorum. Sevmek bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mıdır?. Bence önce ateş olmak, sonra da yanan ateşin içinde cayır cayır yanmaktır.
İçimizde ki yalnızlık öyle büyümüş ki, sevilmeyi beklerken beklemeyi sevmişiz. Ne kadar garip değil mi?. Yalnız bildiğin, yalnızlık kokuyorum. Ah be eros nerelerdesin?. Gözünü seveyim bir şeyler yap. Profesyonel oldum ben. Yalnızlık dersleri vereceğim bu gidişle, kimsesizliğin derinlerinden. Hatta ruh halimde, biraz kararsızlık, biraz korkaklık, biraz bıkkınlık, biraz sıkılganlık, biraz sabırsızlık, biraz da yalnızlık var. Ama bu biraz gerçekten büyük bir biraz. Yalnızlık iyidir, biri gelip de karşındaki boş sandalyeyi istemediği sürece. Yalnızlık asilliktir bir kere değil mi?. Aslında yanlızlık nedir biliyor musun? Yanlızlık, yazım hatasıdır. Doğrusu yalnızlıktır. Çok derinlere indik, bunu biraz dağılalım diye yaptım, yayınlarımı okumaktan vazgeçmeyin :D Neyse bu kadar kendimizi avuttuğumuz yeter, yalnızlık iyi bir şey değil arkadaşlar. Yalnızlığı arkadaş edinmeyin kendinize. İlk başlarda ne kadar güzel dursa da kalıcı bir yalnızlık, her zaman mutsuz eder. Uzun süren yalnızlık boka sarar, unutmayın. Kendinize iyi bakın, üzmeyin kendinizi değmeyecek insanlar için. Selametle,