5 Mart 2014 Çarşamba

Hiçbir şey yok, her şey hiç.

"bir kitap okudum ve hayatım değişti" diyen Orhan Pamuk'u şimdi anlamaya başladım sanırım. Bir fim izledim ve hayata bakış açım değişti. Kendimi boşlukta hissediyorum. Nokta kadar değersizmişim gibi. Kime güveneceğim, kimi seveceğim konusunda kendime sorduğum onca soru.
Söyle bana ne yapayım?. Neleri geride bırakıp, kimlerden vazgeçip, kimlere sarılayım?. Bütün gece yıldızlarla arkadaş oldum. Ben anlattım, onlar dinlediler. Her şeyi anlattım. Hayattan beklentilerimi, geride bırakmak istediklerimi, yanımda kalmasını veya gitmesini istediklerimi. Garip, çevremdeki onlarca insandan daha çok huzur verip, daha güzel dinlediler. Sonra onlara seni anlatırken 2 tanesi kaydı. Bende içimden kaymanı diledim. Tuhaf, seni çok seven, her zaman her şeye, herkese, bütün olumsuzluklara rağmen seni çok seven ben, içimde isteyerek, bilerek büyüttüğüm sevginin katledilmesini istiyorum. Birini içinizde öldürmeye teşebbüs etmek nasıl birşey? Bu sorunun cevabını yaşayarak öğreniyorum. Düşünsene, sevmek için bir kalp buluyorsun, kalpten kalbe gizli yolları keşfediyorsun, onu her an yanında istiyorsun. Sonra unutmak için sevdiğin zamanlardakilerden daha çok acı çekiyorsun. Seni her gördüğümde gideceğin günü ve sonrasını hayal ederdim. Üzerinden aylar geçmesine rağmen, yaşadığım iç ezikliği ve kalp kırıklığı benim bile hayal gücümün sınırlarını zorlayan cinsten. Biraz yorgunum, biraz kırgın, biraz da kirletti sensizlik beni. Nasıl iyi olunur hala öğrenemedim ama iyiyimler doladım dilime. Gel diye beklemiyorum artık, hatta istemiyorum gelmeni. Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde. Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum benim derdim yeter bana, banane. Şimdi yapmam gereken tek bir şey kaldı, hiçbir şey. Kendinize iyi bakın, üzmeyin kendinizi değmeyecek insanlar için,